İngilizce “Used To” Kullanımı, Konu Anlatımı ve Örnek Cümleler

İngilizce dilbilgisinde geçmiş zamanı ifade etmenin en etkili ve sık kullanılan yollarından biri “used to” yapısıdır. Bu kalıp, sadece geçmişte gerçekleşmiş bir eylemi anlatmakla kalmaz, aynı zamanda o eylemin veya durumun günümüzde artık geçerli olmadığını, yani bir değişimin yaşandığını vurgular. Temel olarak “eskiden yapardım ama artık yapmıyorum” anlamını taşıyan bu yapı, geçmişteki tekrarlayan alışkanlıkları, rutinleri veya uzun süreli durumları betimlemek için mükemmel bir araçtır.


İngilizce “Used to” Kullanımı

“Used to” kalıbı, İngilizcede geçmişte bir rutin haline gelmiş fakat günümüzde artık terk edilmiş alışkanlıkları veya değişmiş durumları ifade etmek için kullanılan temel bir yapıdır. Bu kalıp sayesinde, “eskiden yapardım ama artık yapmıyorum” anlamını tek bir yapıyla verebiliriz. Cümle kurulumunda formül her zaman “Subject (Özne) + used to + Verb (Fiil-yalın hal)” şeklindedir. Önemli bir uyarı olarak; bu yapı, bir şeye alışkın olmayı ifade eden “be used to” veya alışma sürecini anlatan “get used to” kalıplarından tamamen farklıdır ve karıştırılmamalıdır. Burada anahtar nokta, bahsedilen eylemin geçmişte kalmış olmasıdır.

Aşağıda “used to” kalıbıyla oluşturulmuş yeni örnek cümleleri ve Türkçe karşılıklarını inceleyebilirsiniz.

  • I used to have short hair when I was a child. (Çocukken saçlarım kısaydı / Kısa saça sahiptim.)

  • My father used to smoke a pack a day, but he quit years ago. (Babam eskiden günde bir paket sigara içerdi ama yıllar önce bıraktı.)

  • We used to live in a small apartment before we bought this house. (Bu evi almadan önce küçük bir apartman dairesinde yaşardık.)

  • She used to be very shy, but now she is very outgoing. (O eskiden çok utangaçtı ama şimdi çok girişken/sosyal.)

  • People used to write letters to communicate in the past. (İnsanlar geçmişte iletişim kurmak için mektup yazarlardı.)

  • I used to hate vegetables, but now I love salads. (Eskiden sebzelerden nefret ederdim ama şimdi salataları seviyorum.)

  • My brother used to play the guitar in a high school band. (Erkek kardeşim bir lise grubunda gitar çalardı.)

  • They used to own a popular restaurant in the city center. (Eskiden şehir merkezinde popüler bir restoranları vardı.)

  • We used to go to the cinema every Friday night. (Eskiden her Cuma gecesi sinemaya giderdik.)

  • He used to study French, but he forgot almost everything. (Eskiden Fransızca çalışırdı ama neredeyse her şeyi unuttu.)

İngilizce Used to ile Olumlu Cümle Örnekleri

İngilizcede geçmiş alışkanlıkları anlatan olumlu cümleler kurmak oldukça sistemli ve kolaydır. Cümle dizilimi her zaman “Özne + used to + Fiil (1. Hali)” formülüne dayanır. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, öznemiz kim olursa olsun (I, You, He, She, It, We, They) “used to” kalıbının hiçbir değişikliğe uğramaması ve kendisinden sonra gelen fiilin ek almadan yalın halde kullanılmasıdır. Bu cümleler, “Eskiden yapardım/olurdum ama artık yapmıyorum/değilim” anlamını doğal olarak içinde barındırır.

  • I used to walk to school when I was a child. (Çocukken okula yürüyerek giderdim.)

  • She used to eat meat, but now she is a vegetarian. (O eskiden et yerdi, ama şimdi vejetaryen.)

  • We used to live in a big house with a garden. (Eskiden bahçeli büyük bir evde yaşardık.)

  • My father used to smoke, but he stopped two years ago. (Babam eskiden sigara içerdi, ama iki yıl önce bıraktı.)

  • They used to be best friends in high school. (Lisedeyken en iyi arkadaşlardı.)

  • He used to have long hair. (Eskiden uzun saçları vardı.)

  • I used to watch cartoons every Saturday morning. (Eskiden her Cumartesi sabahı çizgi film izlerdim.)

  • People used to write letters instead of sending emails. (İnsanlar e-posta göndermek yerine mektup yazarlardı.)

  • My brother used to play basketball for the school team. (Erkek kardeşim okul takımı için basketbol oynardı.)

  • We used to go camping every summer. (Eskiden her yaz kampa giderdik.)

İngilizce Used to ile Olumsuz Cümle Örnekleri

Geçmişte sahip olmadığımız bir alışkanlığı veya geçmişte geçerli olmayan bir durumu anlatırken “used to” yapısının olumsuz halini kullanırız. Bu cümleleri kurarken en çok dikkat edilmesi gereken nokta, geçmiş zaman eki olan “-d” harfinin düşmesidir. Çünkü cümleye geçmiş zaman anlamını “did” yardımcı fiili (olumsuzluk eki “not” ile birleşerek “didn’t” olur) verir. Bu nedenle formülümüz her zaman “Özne + didn’t use to + Fiil (yalın hal)” şeklindedir. Yani “didn’t used to” demek dilbilgisi açısından yanlıştır; doğrusu “didn’t use to” olmalıdır.

  • I didn’t use to eat spinach when I was little. (Küçükken ıspanak yemezdim.)

  • She didn’t use to have short hair. (Onun eskiden kısa saçı yoktu / Saçları kısa değildi.)

  • We didn’t use to own a car five years ago. (Beş yıl önce bir arabamız yoktu.)

  • My father didn’t use to cook, but now he makes great meals. (Babam eskiden yemek yapmazdı, ama şimdi harika yemekler yapıyor.)

  • They didn’t use to live in a big city. (Onlar eskiden büyük bir şehirde yaşamazlardı.)

  • He didn’t use to speak English fluently. (O eskiden İngilizceyi akıcı konuşmazdı.)

  • I didn’t use to like cats, but now I have two. (Eskiden kedileri sevmezdim, ama şimdi iki tane kedim var.)

  • My sister didn’t use to wear glasses. (Kız kardeşim eskiden gözlük takmazdı.)

  • We didn’t use to go on holiday every summer. (Eskiden her yaz tatile gitmezdik.)

  • You didn’t use to be so quiet. (Sen eskiden bu kadar sessiz değildin.)

  • People didn’t use to use smartphones. (İnsanlar eskiden akıllı telefon kullanmazlardı.)

  • He didn’t use to get up early on weekends. (O eskiden hafta sonları erken kalkmazdı.)

  • I didn’t use to drink tea without sugar. (Eskiden çayı şekersiz içmezdim.)

  • She didn’t use to play the piano. (O eskiden piyano çalmazdı.)

  • They didn’t use to work together. (Onlar eskiden birlikte çalışmazlardı.)

İngilizce Used to Soru Cümlesi Örnekleri

Bir kişinin geçmişteki alışkanlıklarını veya eski durumunu öğrenmek istediğimizde soru formunu kullanırız. Bu yapıda en kritik kural, cümlenin başına geçmiş zamanı belirten “Did” yardımcı fiilinin gelmesidir. “Did” kullanılan cümlelerde fiil veya yapı her zaman yalın haline döner. Bu nedenle soru sorarken “used to” değil, “use to” (sonundaki -d harfi atılarak) kullanılır. Formülümüz şöyledir: “Did + Özne + use to + Fiil (yalın hal)?”

  • Did you use to have long hair? (Eskiden uzun saçların var mıydı?)

  • Did he use to work in a bank? (O eskiden bir bankada mı çalışırdı?)

  • Did they use to live in London before coming here? (Buraya gelmeden önce Londra’da mı yaşıyorlardı?)

  • Did she use to play the piano when she was little? (O küçükken piyano çalar mıydı?)

  • Did you use to be afraid of the dark? (Eskiden karanlıktan korkar mıydın?)

  • What cartoons did you use to watch? (Eskiden hangi çizgi filmleri izlerdin?)

  • Where did you use to hide your toys? (Oyuncaklarını eskiden nereye saklardın?)

  • Did people use to believe the earth was flat? (İnsanlar eskiden dünyanın düz olduğuna inanırlar mıydı?)

  • Which subject did you use to like most at school? (Okulda eskiden en çok hangi dersi severdin?)

  • Did your father use to smoke? (Baban eskiden sigara içer miydi?)

İngilizce Used to Farklı Kullanım Alanları

“Used to” kalıbı sadece “eskiden yapardım” demekten ibaret değildir. Bu yapı, geçmişteki fiziksel durumları, değişen fikirleri ve terk edilen rutinleri anlatmak için dört ana başlıkta incelenebilir.

1. Tekrarlanan Geçmiş Eylemler (Repeated Past Actions) Bu kullanım, geçmişte bir rutin haline gelmiş ancak günümüzde artık yapılmayan aktiviteleri anlatır.

  • I used to bite my nails when I was nervous. (Gergin olduğumda tırnaklarımı yerdim.)

  • We used to play hide and seek in the garden. (Bahçede saklambaç oynardık.)

  • My grandfather used to tell us stories by the fireplace. (Dedem şömine başında bize hikayeler anlatırdı.)

  • They used to go fishing every Sunday morning. (Her Pazar sabahı balık tutmaya giderlerdi.)

2. Değişen Durumlar ve Gerçekler (Past States) Bir eylemden ziyade, geçmişte bir süre boyunca devam etmiş “durumları” (bir yerde yaşamak, bir şeye sahip olmak vb.) anlatır.

  • This building used to be a cinema. (Bu bina eskiden bir sinemaydı.)

  • I used to have long blonde hair. (Eskiden uzun sarı saçlarım vardı.)

  • We used to be neighbors with them. (Onlarla eskiden komşuyduk.)

  • She used to wear glasses before she got contact lenses. (Lens almadan önce gözlük takardı.)

3. Tercihlerin ve Alışkanlıkların Değişimi (Shift in Habits) Eski alışkanlık ile yeni alışkanlık arasındaki zıtlığı vurgulamak için kullanılır.

  • I used to drink tea, but now I only drink coffee. (Eskiden çay içerdim, ama şimdi sadece kahve içiyorum.)

  • People used to buy CDs, but now they stream music. (İnsanlar eskiden CD alırdı, ama şimdi müzik yayını dinliyorlar.)

  • I used to hate waking up early, but now I love sunrise. (Eskiden erken kalkmaktan nefret ederdim, ama şimdi gün doğumunu seviyorum.)

  • He used to drive to work, but now he takes the subway. (İşe arabayla giderdi, ama şimdi metroya biniyor.)

4. Zihinsel Değişimler ve Eski İnanışlar (Past Beliefs) Kafamızdaki düşüncelerin veya korkuların zamanla nasıl değiştiğini anlatırken kullanılır.

  • I used to be afraid of the dark. (Eskiden karanlıktan korkardım.)

  • I used to think mathematics was impossible to learn. (Eskiden matematiği öğrenmenin imkansız olduğunu düşünürdüm.)

  • She used to believe in ghosts when she was a child. (Çocukken hayaletlere inanırdı.)

  • We used to find this TV show funny, but now it seems silly. (Eskiden bu TV şovunu komik bulurduk, ama şimdi saçma geliyor.)

Used to ve Alışık Olmak Anlamı

İngilizcede bir durumun artık size yabancı gelmediğini, o şartlara adapte olduğunuzu veya o durumu yadırgamadığınızı anlatmak için “be used to” kalıbı kullanılır. Bu yapı, geçmişte kalan bir eylemi değil, şu anki mevcut durumu ifade eder.

En önemli gramer kuralı şudur: Bu kalıpta “used to” ifadesinden önce mutlaka am, is, are yardımcı fiilleri gelir ve eylem bildiriyorsak fiile “-ing” takısı eklenir.

  • I am used to drinking tea without sugar. (Çayı şekersiz içmeye alışığım. – Artık bana garip gelmiyor.)

  • She is used to the cold weather because she lived in Norway. (Norveç’te yaşadığı için soğuk havaya alışkındır.)

  • We are used to driving in heavy traffic in Istanbul. (İstanbul’da yoğun trafikte araba kullanmaya alışığız.)

  • My father is used to working on night shifts. (Babam gece vardiyalarında çalışmaya alışkındır.)

  • They are used to spicy food. (Onlar baharatlı/acı yemeklere alışkındır.)

  • I am not used to sleeping on a hard mattress. (Sert bir yatakta uyumaya alışkın değilim.)

  • Are you used to using a Mac computer? (Mac bilgisayar kullanmaya alışkın mısın?)

  • He is used to making public speeches. (O, topluluk önünde konuşma yapmaya alışkındır.)

  • Don’t worry, the cat is used to being alone at home. (Endişelenme, kedi evde yalnız kalmaya alışkındır.)

  • We are used to the noise of the airplanes. (Uçakların gürültüsüne alışığız.)

Get Used to Alışmak Anlamı

İngilizcede bir duruma başlangıçta yabancılık çekip zamanla adapte olma sürecini anlatmak için “get used to” kalıbı kullanılır. Bu yapı, statik bir durumu değil, hareket halindeki bir süreci (alışıyorum, alışacağım, alıştım) ifade eder.

En önemli gramer kuralı şudur: Bu kalıp tüm zamanlarla (Present, Past, Future) çekimlenebilir ve kendisinden sonra gelen fiil mutlaka “-ing” takısı alır.

  • I am trying to get used to my new glasses. (Yeni gözlüklerime alışmaya çalışıyorum.)

  • Don’t worry, you will soon get used to driving on the left side of the road. (Endişelenme, yakında yolun sol tarafından araba sürmeye alışacaksın.)

  • She couldn’t get used to the silence in the village after living in New York. (New York’ta yaşadıktan sonra köydeki sessizliğe alışamadı.)

  • We are slowly getting used to the new software update. (Yeni yazılım güncellemesine yavaş yavaş alışıyoruz.)

  • It is hard to get used to calling him “Boss.” (Ona “Patron” demeye alışmak zor.)

  • How long did it take you to get used to the humid weather? (Nemli havaya alışman ne kadar sürdü?)

  • I am getting used to waking up early for the new school term. (Yeni okul dönemi için erken kalkmaya alışıyorum.)

  • He eventually got used to the spicy food in Mexico. (Sonunda Meksika’daki baharatlı yemeklere alıştı.)

  • They are getting used to working from home. (Evden çalışmaya alışıyorlar.)

  • You have to get used to the new rules of the company. (Şirketin yeni kurallarına alışmak zorundasın.)

İngilizcede birbirine çok benzeyen ancak anlam bakımından tamamen farklı zaman dilimlerini işaret eden “used to”, “be used to” ve “get used to” kalıplarını doğru ayırt etmek, kendinizi net ifade etmeniz için kritiktir.

Temel olarak “get used to” bir duruma adapte olma sürecini yani değişimi vurgularken, “be used to” o değişimin tamamlandığını ve durumun artık size normal geldiğini belirtir; “used to” ise sadece geçmişte kalmış bir anıdan ibarettir. Bu üç yapının farkını aynı eylem üzerinden incelemek konuyu daha anlaşılır kılar. Örneğin, “He is getting used to living alone” (Yalnız yaşamaya alışıyor) cümlesi sürecin devam ettiğini gösterirken, “He is used to living alone” (Yalnız yaşamaya alışkındır) cümlesi bu durumun onun için artık sıradanlaştığını ifade eder. Öte yandan “He used to live alone” (Eskiden yalnız yaşardı) dediğimizde, artık yalnız yaşamadığı anlamı çıkar. Gramer yapısı bakımından “used to” kalıbı sadece geçmiş zamanı anlatıp başka bir zamana bürünemezken, “be used to” ve “get used to” kalıpları şimdiki, gelecek veya geçmiş zaman gibi farklı kiplere göre çekimlenerek cümlenin bağlamına esneklik kazandırır.

İngilizce Used to Konu Anlatımı ve Örnek Cümleler Hakkında Sıkça Sorulan Sorular

“Used to” yapısından sonra fiil hangi formda kullanılmalıdır? 

“Used to” ifadesinden sonra gelen ana fiil her zaman yalın halde (V1), yani hiçbir ek almamış şekilde kullanılır. Örneğin; “used to going” yanlış, “used to go” doğrudur.

“Used to” kalıbının olumsuz cümlesinde “-d” takısı neden düşer?

Olumsuz cümlelerde geçmiş zamanı belirtmek için “didn’t” yardımcı fiili kullanılır. “Did” zaten geçmiş zaman anlamını taşıdığı için, “used” kelimesindeki “-d” eki atılır ve yapı “didn’t use to” haline döner.


Şimdiki zamandaki alışkanlıkları anlatmak için “Used to” kullanılabilir mi?

Hayır, “Used to” sadece geçmişte kalmış ve bitmiş durumlar için geçerlidir. Şimdiki zamandaki rutinleriniz için bu kalıbı değil, Geniş Zaman (Simple Present Tense) ve “usually” gibi sıklık zarflarını kullanmalısınız.


“Used to” ile “Simple Past Tense” (Geçmiş Zaman) arasındaki temel fark nedir?

Simple Past Tense, bir olayın geçmişte olduğunu söyler ancak sürekliliği hakkında bilgi vermez. “Used to” ise o olayın geçmişte sürekli tekrarlandığını veya eski bir rutin olduğunu özellikle vurgular.